BAE
daha doğrusu Sharjah
Emirli'ğinin uçaktan görünüşü
Dubai'nin ilk hikayesini, buraya gelip, gezip görmüş kardeşimden dinlemiştim. Anlattıklarına bakarak ta cenneti dünyaya getirmeye çalışmışlar herhalde diye yorum yapmıştım. Açık konuşmak gerekirse tarihinin olmayışı, yüksek binalar ve alışveriş merkezi üzerine kurulu bir yaşam şekli bana buranın gezmeye değer olmadığını düşündürüyordu. Yapay bir şehir diyordum. Gidip görünce "yapay"lığın bile güzelinin yapılacağını gördüm. Turistlerin ilgisini çekecek bir çok aktiviteleri buraya yerleştirip, gezilesi bir şehir inşa etmişler.
Dubai'yi gezme isteyişimizde galiba bu sene kış mevsiminin sert geçmesinin etkisi büyük oldu. Isınmayı da bahane ederek gitmeye karar verdik. Kızım ve oğlumla birlikte gideceğimiz için programlarımızı denk getirmek oldukça zor oldu. 5 tane tur tercihlerine bir türlü vaktinde cevap veremeyişimizden sürekli tur dolmakta ve biz bir başka turla anlaşma yoluna düşüyorduk ki. Son dakika kızımın pasaport süresinin bu ülkede sorun olduğunu öğrendik. Derken iki kişi (oğlum ve ben) yola koyulduk.
Yolculuk gece ve İstanbul çıkışlı olacağı için önce Ankara'dan uçakla İstanbul'a gittik. Gece 1:20 gibi Dubai’ye hareket ettik. Uçakta olsa bacaklarımdan rahatsız olduğum için beni oldukça rahatsız eden bir yolculuk oldu. Yolculuk hiç bitmeyecek sandım. Sabah Sharja havalanına indiğimizde yorgunluk ve uykusuzluk diz boyu idi. Pasaport işlemleri bölgesine gelene kadar insanların yerlerde bir bez parçası üzerinde yatmaları dikkatimi çekti. Oldukça karışık milletler topluluğu vardı. Hintli, Pakistanlı, Filipinli gibi.
Gelirken yollarda görülen lüks arabalar
Güzel bir kahvaltıdan sonra marina bölgesi, Burj al-Arab Hotel bölgesi, Palmiye adayı gezdik.
Burj al-Arab Hotel: Dünyanın tek 7 yıldızlı oteli. Gezmek için rezervasyon gerekiyor. Oda için yaklaşık bir ay önceden yer ayırtmak gerekiyor. Gezilecek görülecek yerler arasında en turistik olanı. İstenirse otelin içi gezile bilinirmiş. Şahsen ben gezdiğim yerlerde doğal ortamları tercih ettiğim için otelin içini gezmek istemedim. Zaten oldukça yorgun ve uykusuzdum. Panaromik gezinin bir an önce bitirilip otelime gidip uyuma hayalinde idim.
Palm Islands: Palmiye Adaları, dünyanın en büyük yapay adaları ve görülecek yerler arasında.
- Kumsallar ve deniz: Her türlü su
sporları ve bembeyaz kumsallar var.
Bu bölgeleri gezerken rehberimiz Birleşik Arap Emirliklerinin tarihini anlattı. Aklımda kalanları paylaşayım.
Petrol, doğal gaz ve altın sayesinde ihya olmuş arap yarımadası ülkelerinden Birleşik Arap Emirlikleri, küçük ama çok zengin bir ülke. 7 adet emirlikten oluşuyor, başkent yani baş emirlik Abu Dhabi. En modern, en turistik olanı ise aynı zamanda finansal merkez olan Dubai.
Her emirliğin başında bir emir var. Halk emirlerini çok seviyor, resimleri her yerde.
Birleşik Arap Emirlikleri vatandaşlarına "Emirati" deniliyor. Emiratiler evlenenlere hem ev hemde düğün masrafları için para yardımında bulunuyormuş. Halktan hiç vergi alınmadığı da düşünülürse gel de sevme sen bu şeyhleri. Emiratiler o kadar zengin ve refah içindeler ki, ya çalışmıyorlar, ya da memuriyet tarzı rahat işler yapıyorlar.
Ülkeye adımımızı atar atmaz vize memurlarının bile arap kıyafetleri içinde olduğunu görüyoruz. Beyaz uzun elbise ve başta bir örtü. Bu kıyafete kandura deniliyormuş.
Düşününce bir yandan "bugün ne giysem" derdi yok, giyeceğin belli. Sıcak iklime uygun bir kıyafet. Ferrarilerin içinde uçuşan eşarpları ile alışkın olmadığımız görüntülere hazırlıklı olun!
Bayanlar ise siyah çarşaflar içinde. Dubai nispeten liberal bir emirlik olduğu için bayanların yüzü açık olabiliyor. Kadınların kıyafetlerine eşler ve baba karar verirmiş. Tek açık olan yerleri yüz olduğu için makyaja çok önem veriyorlar.
Bu kıyafet kuralları lokaller için geçerli, siz turist olarak istediğinizi giymekte özgürsünüz.
Araplar kokuya çok önem veriyorlar. Alışveriş merkezlerinde devamlı bir koku hakim, kokuların da alkol olmadığı için eskiden hacı olanların getirdiği ‘’hacı yağı’’ şeklinde saf koku olduğu için ilk etapta insana ağır geliyor ama sonra alışıyorsunuz.
Otelimize yerleştikten sonra iyi bir uyku çekip akşam ki yemekli tekne gezintisi için enerji topladık. Otele gelen lüks bir araç ile teknenin olduğu yere getirildik. Danimarkalı bir aile ile masayı paylaştık. Teknendeki diğer turistlerde ağırlıklı ingilizler vardı. Yalnız ilginç olan bir şey vardı Dubai'ye yılda bir iki gün yağmur yağarmış biz o güne denk geldik. Otelden çıktığımızda hava serinlemiş ve yağmurluydu.
Tekneyle denize açıldık ve Dubai'nin o ışıltılı akşamlarına tanık olduk. Yemeklerde bu arada oldukça iyi idi. Her ne kadar ben yine de salata tarzıyla beslensem de çok çeşitli salatalar olması beni memnun etmişti.
Yemek sonlarına doğru gösteri izledik oldukça büyüleyici idi. Hintli bir adamın ışıklı elbiselerle yaptığı bir gösteriydi.
Gecenin ilerleyen saatlerinde otele getirildik. Sabah safari turu vardı ve ben oldukça heyecanlı idim.
Dubai çok turist çeken bir yer olduğu için bol sayıda otel var. Bizim otel merkez Deira bölgesinde idi. Temiz ve kahvaltıları güzeldi. Avrupa gezilerinde böyle bir lükse tanık olmak zordu. Ne yiyeceğimizi şaşırdık. İlk defa bir yurt dışı gezisinde karnımızı doyurabildiğimiz için oğlum ve ben mutluyduk. İnternetin lobide olması oğlumu biraz üzdü ama her gün gezi için dışarda olunca o üzüntüde kayboldu.
Öğleye doğru aracımız geldi yola koyulduk. Bir otelden Vietnamlı bir aile ile aracı paylaştık. Oldukça renkli bir aileydi ve biz safariden çok bu aileyle olan muhabbetimizi galiba uzun yıllar anlatırız. ve çöl bölgesine doğru geldik aman Allah'ım yağmur, çöl fırtınası ne istersen var. İstesem olmazdı belki. Şoför bile bu olaya herkes tanık olamaz şanlısınız dedi ama biz bu konuda şanslı mıyız değil miyiz pek anlayamadık. Çünkü, çölde gezinirken ağzımıza burnumuza kum girmesinden pek bir şey anlayamadık. Gene de oldukça adrenalin dolu ve güzel bir gün idi.
Tur şoförümüz bizi bulunduğunuz yerden alarak yaklaşık
50 dakikalık bir mesafe sonrasında çöle getiriyor. (Çöle ulaşmadan önce yolda
bir markette mola veriliyor. Buradan su & yiyecek& hediyelik eşya veya
başınıza sarmak için eşarp alabilirsiniz. Ama mutlaka pazarlık yapın.) Daha
sonra toplanma noktasında tura katılan diğer grupları bekliyorsunuz. Bu arada
araçların lastiklerinin hava basıncı kuma göre düşürülüyor ve fotoğraf
çekiyorsunuz. Tüm 4×4 jeeplerimiz hazır olduğunda çölde safari başlıyor.
90 derece jeeple kum tepelerinden inmek ve yuvarlanacağını düşünmek inanın çok
aksiyon dolu
Safari sonrası kamp alanına geliyorsunuz. Burada Hint
kınası yaptırma, nargile içme, yemek, dansöz show izleme, deve turu gibi
ücretinize dahil etkinlikler var. Dilerseniz ATV kiralama ile çöl kumunda kendiniz
de adrenalin yaşayabiliyorsunuz.
Uzunca bir
yolu sarsılarak, hoplayıp zıplayarak gidiyoruz. Jipin içinde bazen çığlık
atıyoruz, bazen kahkaha. Neyseki aralarda fotoğraf molaları veriliyor.
Yemekten sonra Tennure şovu başlıyor oluyor. Tennure şovu pelerinli bir adamın dönerek yaptığı bir şov. Dakikalarca dönüyor, pelerini şekilden şekile giriyor, ışıklar yanıyor, güzel görüntüler oluşuyor.