Powered By Blogger

28 Ağustos 2016 Pazar

İSPANYA-Valencia



 TURİA BAHÇESİ, BEGONYALAR VE PORTAKAL BAHÇELERİ İÇİNDE VALENCİA 

Oğlum, kızım ve ben bu sene yaz tatili kültür turu için İspanya’yı seçtik. Ben turlarla gitmeyi tercih ettiğim için yine anlaştığımız bir turla yola koyulduk. Bu sefer turumuzun şoförleri  Türk idi. Özellikle Tekirdağlı olan şoförümüz Fuat kaptan hem şivesiyle, hem neşesiyle bizlere güzel bir tur olmasını sağladı. Turdaki arkadaşlarla zaman içinde oldukça kaynaştık.

 Valencia havalanından İspanya gezimizin ilk durağı olan Valencia ‘ya geldik. Önce panaromik bir gezi yapıldı. Bu esnada da rehberimiz Eren Bey bize Valencia tarihini anlattı.

Valencia, İspanya’nın Madrid ve Barcelona‘dan sonra en büyük üçüncü şehri, ancak yerleşim yeri olarak en eskisidir. Romalılar tarafından  MÖ 138 yılında “Plaza de la Virgen” meydanında kurulmuş.

Roma’nın çöküşünden sonra pek çok kez el değiştirmiş ve 714 yılında Araplar tarafından işgal edilerek uzun bir süre müslüman egemenliği altında kalmış.

1238 yılında ise Aragon Kralı I. James tarafından fethedilmiş. Aragon Kralı, şehir düştükten ve kulenin birinin üzerinde dalgalanan bayraklarını gördükten sonra  o anki duygularını aynen şöyle anlatmış: “Nehir yatağındaydık, bahçeler ve surların ortasında. Bayrağımızı kulenin üzerinde görünce atlarımızdan indik ve başımızı doğuya doğru çevirerek ağladık ve tanrıya şükrettik”. Fetihten sonra şehir tekrar Hristiyanlaştırılmış ve Valencia Krallığı kurulmuş.

Valencia 15. yüzyılda ise altın çağını yaşamış. Nüfusu artmış ve tekstilde çok önemli bir konuma gelmiş. Şehir o kadar zenginleşmiş ki, o dönemde Kolomb’un Amerika’ya seyahati için Kraliçe Isabella’ya borç para bile verilmiş. Ancak Amerika’nın keşfi Akdeniz’de deniz ticaretini yavaşlatmış ve Valencia’nın ekonomik kriz yaşamasına sebep olmuş. 1500’lerin ortasından 19. yüzyıla kadar pek çok iç isyan ve savaş görmüş. 20. yüzyılda ise özerk bölge olmuş ve zenginleşerek İspanya’nın en önemli şehirlerinden birisi olmuş.

İspanya’da Teruel, Cuenca ve Valencia bölgelerinden geçip Akdeniz’e dökülen Turia Nehri,  75 kere taşmış ve hepsinde ciddi zararlar vermiş. Son olarak 1957 yılında yağan aşırı yağmurdan dolayı taşarak birçok kişinin hayatını kaybetmesine yol açmış ve şehre büyük zarar vermiş. Nehir üzerinde bulunan köprüler ve  evler yıkılmış. Bazı bölgelerde ise selin yüksekliği 5 metreye kadar ulaşmış. İspanya hükümeti ise bu felaketin artık tekrarlanmaması için çözümü nehirin yönünü değiştirmekte bulmuş. Nehir şu an iki koldan Akdeniz’e dökülmektedir.

Eskiden nehrin geçtiği bölge yani nehir yatağı ise park haline getirilmiş ve adına Jardin del Turia (Turia’nın Bahçesi) denilmiş. Bisiklet, yürüyüş ve dinlenmek için harika bir yer olmuş bana sorarsanız. Parkın en ucunda ise modern mimarisiyle dikkat çeken “City of Arts and Sciences” yani müze/aktivite yeri bulunuyor.












Yukarıdaki resimler otobüs içinden çekilmiştir. Resimde görülen köprüye ‘’Çiçekli yol’’ denmektedir. Köprünün her iki yanında çiçekler var ve harika bir görünüme sahip. Köprünün alt kısmı  ‘’Turia’nın Bahçesi’’ diye bahsedilen kısım.

                                       
  Parkın sonuna doğru ilerlerken alınan görüntüler





Ve son olarak geldik şehrin modern mimariyle yapılmış ve hatta sembolü olmuş o yapılarına. Valencia’nın bilim ve sanat merkezi olarak Türkçe’ye çevirebileceğim bu bölgede 6 adet farklı amaca hizmet eden devasa bina bulunuyor. Hepsi 1996 yılında Valencia’lı Mimar Santiago Calatrava tarafından planlanmış.


Bu bölgede;
Palau De Les Arts Reina Sofia yani Opera Binası 
·         Hemisferic yani dev gibi bir ekranda IMAX sinema salonu ki göz şeklinde mimarisi bulunuyor,
·         Museo de Las Ciencias Principle Felipe  yani bilim müzesi ki iskelet şeklinde mimarisi bulunuyor,
·         Agora  çeşitli etkinliklerin yapıldığı yer.
·         Umbracle  içinde çeşitli bitkilerin bulunduğu botanik park,
·         Oceanografic, Avrupa’nın en büyük akvaryumu

Fotoğraflar burayı ne kadar iyi anlatır bilemiyorum ama burayı görüpte etkinlenmemek elde değil.
 



                                                   

                                        







                                               
Valencia’nın old town (eski şehir merkezi) bölgesinde bulunan en önemli yapı bu Valencia Katedrali‘dir. İlk olarak 13. yüzyılda Araplar tarafından cami olarak yapılmış, ancak fazla kullanılamadan şehir hristiyanların eline geçince kiliseye çevrilmiş.

Müzede 12 havarinin heykeli ve resim galerisi bulunuyor. Ayrıca katedralin yanında bulunan çan kulesine çıkılabiliyor.











Plaza de la Reina, Valencia'nın en önemli meydanlarından biridir. 














Santa Catalina Kilisesi: Gotik sitil ve Roman Katolik tarza sahip kilise 13 . yüzyıl başlarında inşaa edilmiştir.
 


Valencia’nın old town bölgesi 14. yüzyılda surlarla çevriliymiş ve yukarıdaki kapı şehre girmek için kullanılan kapılardan biriymiş. 15. yüzyılda yapılmış ve Valencia’da hayatta kalan 2 kapıdan biri olma özelliğinde (diğeri Torres de Serranos). Bir dönem kadın mahkumların tutulduğu, bir dönemse savaş esirlerinin tutulduğu zindan olarak kullanılmış.


Torres de Serranos da yolumuzun üstünde bizi bekliyordu.
1300’lü yıllarda savunma amacıyla yapılmış iki kule. Gotik tarzda. Şehrin simgelerinden. İspanya iç savaşında Madrid’deki Prado müzesinden kaçırılan sanat eserleri burada muhafaza edilmiş.



       

Gezerken acıkırsanız Valencia’nın ‘’Paella’sı ‘’meşhurmuş. ( Pirinç, safran, deniz mahsulleri veya et, tavuk ile hazırlanıyor ve  ‘’Casa Roberto’’ sizin için doğru adres!)



Ayrıca taze müren, sarımsak, kırmızı biber ve patatesli sulu yemek "All i pebre",
deniz mahsullü noodle çeşidi "Fideuà",
kızarmış çörek "Bunyols",
tarçın,limon aromalı sütlü dondurma " Leche Merengada",
badem, balkabağı, çam fıstığı,tarçınlı kek "Arnadí".
Meşhur yemekleri arasında sıralanmaktadır.
Ayrıca içecek olarak ‘’Sangria’’ meşhurmuş. (Sangria, meyveli bir şarap kokteylidir. Tipik olarak içinde kırmızı şarap, meyve parçaları, şeker veya bal gibi bir tatlandırıcı ve rom ya da votka gibi kuvvetli bir içki bulunuyor.)


 
Valencia sokaklarını gezerken  Dünya'nın en dar lokantası özelliğini taşımakta olan yerlerden birini gördük. Lokanta sadece yukarıya doğru uzun ama bir o kadar dardı. 



Kısa bir yürüyüşün ardından yine mimarisiyle göze çarpan tarihi Mercado Central (merkez pazarına ulaşmak mümkün.
Taze meyvalardan, ayaküstü atıştımalık yiyeceklerden, içeceklerden alın ve Fartons Polo ile birlikte horchata için. Horchata chufa (bir çeşit yer bademi), su ve şekerden yapılan kıvamlı bir içecek, Fartons Polo ise horchataya batırılarak yenen yumuşak bir çeşit bisküvi.






VEEE meşhur Turia çeşmesi. Valencia'nın ana meydanı olan Placa de la Verge ve avlusunda yer alan Turia Çeşmesi de şehrin simgeleri arasındadır.









Hiç yorum yok: